57 YILDIR BAĞLAMAYI ELİNDEN DÜŞÜRMEDİ
İç Anadolu Bölgesi’nin tam merkezinde bulunan kültür, tarih ve nasır tutmuş ellerin bozkır topraklarına hayat verdiği şehir Kırıkkale, adını unutturmayacak nice sanatçılara ev sahipliği yaptı. Bu sayımızda sizlere; henüz 9 yaşındayken dönemin tezene ustaları Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, gibi ustalardan feyz alarak kendi kendine bağlama öğrenen Dursun Uçar’ın hayat hikayesini aktaracağız. Abdal ve teberliğin son nişanesi arasında yer alan Uçar, 57 yıllık meslek hayatında sayısız türküleri hafızalara kazıdı.
ÜÇÜNCÜ SINIFTA DÜĞÜNLERDE SAHNE ALDI
1956 yılında Kırşehir’in Çiçekdağ ilçesine bağlı Hacıduraklı köyünde dünyaya gelen Uçar, okul hayatını doğup büyüdüğü topraklarda tamamladı. Henüz 3'üncü sınıfta iken merakı nedeniyle zaman zaman düğünlerde sahne almaya başlayan Uçar, 5’inci sınıfa kadar düğünlere bağlama çalmaya devam etti. 9 yaşındayken eline aldığı sazı bir daha asla bırakmayan ve dönemin ustaları Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali’yi kendine örnek alan Uçar, köklerinden gelen bir sanatı geleceğe aktarmak amacıyla sanat camiasına adım atmaya başladı.
BOZKIRDA TÜRKÜ SÖYLEMEK BİR BAŞKA
İlerleyen yaşlarında meslek yaşantısını Kırıkkale’de sürdüren Uçar, bir röportajında geçmişi şu şekilde özetliyor; “Allah rahmet eylesin Muharrem Ertaş köyde otururdu. Bizde onun yanına gider gelirdik hayvanlarla. Eskiden nerde araba vardı. Orada oğlu gelirdi Ankara’dan, Neşet abi der milletimiz. Hacı Taşan vardı. Babam eti senin kemiği benim dedi oraya bıraktı beni. 50 yıldır bu işle meşgulüm. Hep Neşet Ertaş çaldım, Neşet Ertaş okudum yapabildiysem kendi çabalarım ile birkaç türkü piyasaya çalıp söyledim" sözlerini dile getirdi.
USTALARI GARA SURAT LAKABINI TAKMIŞTI
Bağlamayı öğrendiği ustaları Muharrem Ertaş, Hacı Taşan ve Neşet Ertaş, merhum Uçar’a ‘Gara Surat’ lakabını takmışlardı. Uçar’a her alanda bağlamanın doğallığını ve tekniklerini öğreten ustalar merhum Uçar’ı sevdiklerini her zaman dile getirmişlerdi. Sayısız türkü ve çeşitli eserlere imza atan Uçar, evli ve beş çocuk babası idi. Uçar, ustalarından aldığı destur ve terbiye dilleriyle hafızalarda yıllardır unutulmayacak ‘Gülersen gül açar yaz olur, ‘Usandım kader’ gibi insanların dilinde unutulmayan birçok esere imza atmıştı.
HASTALIĞI NEDENİYLE PARMAĞI KESİLDİ
Rahatsızlığı nedeniyle Ankara Şehir Hastanesi’nde tedavi görüyordu. İlerleyen hastalığına karşın ayak başparmağı kesilen Uçar, daha fazla tedavilere cevap vermeyerek hayatını kaybetti. 66 yaşında hayata gözlerini yuman Uçar, ölümüyle birlikte sevenlerini de derinden üzdü. Mesleğini icra ettiği Kırıkkale’de toprağa verilmesi vasiyetinde bulunan Uçar, vasiyeti üzerine Kırıkkale’de toprağa verildi.
Haber: Ahmet Gökdemir