Söylevler,yaşam tarzları,kazanımlar kişinin yolunu açıkça gösteren emarelerdir.Artık günümüz anlayışı öyle hale geldi ki,”her başarılı idealist insanın arkasında,yere düşmesini bekleyen, akrabalar, siyasetciler, halifeler ve arkadaşlar topluluğu”. Nazar etme ne olur,çalışırsan seninde olur” kavramı ortadan kalktı.Kısacası beleşcilik dönemi başladı. Miras yiyiciler çoğaldı.
Kolay kazanımlar üzerine kurulu hayatlar için halk arasında şu tabir kullanılır.HAY’dan gelen HU’ya gider.Yani sen emek sarfetmeden kazandın ve elinden kaybettin.Halbu ki Hay ve Hu isimleri Allah’ın isimleridir.Geldiği ve gittiği yer Allah’dır.
Miraz bu kadar ucuz mu kazanılmıştır ki,vasiler hoyratca kullanır.Siyaset ve tarikatlar bu örnekler ile dolu değil mi.Sevgi,saygı,sadakat,aşk nerede.Yol arkadaşını satmak,emanete hainlik etmek veya yalan söylemek,hangi ilahi veya dünya kanunlarının içinde var.
Anlayış ve yol ustası Abdullah Çetin FARUKİ’yi ilk gördüğümde şunları söylüyordu ”Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.” Etkileyici bir sözdü.İçimden ”Ey Yar, ben seninle ölmeye geldim,ateşsen yanmaya,yağmursan ıslanmaya,soğuksan donmaya geldim.”Sevgim karşılıksız,çıkarsız,riyadan uzak,lüksten yoksun.
Mevlana nede güzel söylemiş ”Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Allah, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?.”
Kendini Muzaffer Komutan ilan ederek, etrafına Necip insanları alıp,tekme tokat atarak yol ne kadar alınır bilmem ama zarar kaçınılmazdır.Üstadım;Gerçek aşk’ı bilen kalp,bir damla suya bile hürmetle bakandır? derdi.
Söylevler ve hitabetin güzelliği, uygulamada yok ise, insan kendini küçük düşürür.Muhattabını alay konuşu,yalancılık,dışlanma,aşağılanma,azar,tekme,tokat ile karşı karşıya bırakmaz mı.Örnek için; siyasete,ticarete,itikatı bozuk tarikatlara ve topluma bakmak yeter diye düşünüyorum.
”Sarılmayı bilirmisin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilirmisin aşık olmayı? Yapabilirmisin? Gerçekten sevebilirmisin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin , yada hiç sevmezsin” diyordu aşık Abdullah Çetin FARUKİ.
O zamanının;Aşk kapısı,sevda bekçisi,Sevmenin adı,bağlılığın zirvesi, sadakatin öncüsü,huzurun koruyucusu,nefis terbiyecisi,evlat,eş,baba,dede,efendi,şah,sultan ve daha yazmakla bitirilmeyecek vasıfların sahibi.Sevdin ve sevildin.