İnsanlık bir mücadele içerisinde. İdealler farklı, hedefler farklı, yaşam tarzları farklı, kazanımlar ise farklı farklı. Bu mücadele içerisinde ortak bir nokta var ki, hiç değişmeyen bu ortak nokta hep aynı. EDEP......
Saygıyı, sevgiyi, sadakati, vefayı, iletişimi ve ilişki kavramlarını içerisinde barındıran, toplumda denge
unsuru olması gereken, bağlayan ve birleştiren bu kavramın toplumumuzda fazlaca kullanılmasına
rağmen, insanlar arasında yok olmaya yüz tutması nede acı.
Her insan bir şeylerden şikâyetçi, sürekli kusur arayan ama kusurlarını görmede noksan bir hastalıklı
yapı haline dönüşen insanlarımız, insanlıklarını kaybetme noktasına gelirken, bu kadar dert içinde insanın insan araması da çok manidar. İnsan arayanların insanlığına bakarak, önce kendini sonra da dostunu bulması gerekmez mi.
Vefasızlık yapanlar, saygıda kusur edenler, sadakati rafa kaldıranlar, iletişimi koparanlar, ilişki
kavramının hafife alındığından şikâyetçi olanlar geçmişlerine baktıklarında muhakkak ki kendi
yaşattıklarını yaşadıklarını görmezler mi.
Kim yaptıklarının yanına kalacağını düşünüyor ise büyük gaflet içerisinde. Bizden önce ki insanlara
çektirdiklerimizi çekmeden ölüp gideceğini düşünenler, çektiklerinize bir bakın inanın bana geçmişinizi göreceksiniz.
Sosyal medya da feryadı figan etmeniz boşuna. Geçmişte ne yaşadın ve yaşattın ise bu günün
o. Geçmişine bakıp vefa görenlerin yaptıkları vefasızlıktır bu gün yaşadıkları.
Vefa görmek isteyenler Peygamber Efendimize ve ashabına baksın. Vefasızlık görmek isteyenler ise
Amcası Ebu Lehebin yeğenine yaptıklarını öğrendiğinde oturup ağlasın. Başına en ufak bir felaket
geldiğinde feryadına dağlar aşırtanlar inneyi önce kendinize çuvaldızı başkasına batırmayı
denediklerinde, eminim acının ne olduğunu daha iyi kavrayacaklar.
Anlamsızca yaşadığımız hayatımızın anlam kazanması için hırsa, tamaha, kalp
kırmaya, küsmeye, darılmaya, kanmaya ve kandırmaya gerek olmadan huzur içerisinde geçmesini istiyor
ise EDEP kavramını iyice araştırıp düşünmesi kafidir.
Önce; Sen, senin içinde ki seni bul ki, sen hep sen ol ve Sayın Fazlı GÜVENTÜRK abimin yazısında
bahsettiği çoğunu boş olarak geçirdiğimiz hayat denilen kavram bir anlam kazansın. Yoksa içi boş çuval nasıl dik durmaz ise, kalbinde Allah'ın istemiş olduğu değerleri bulamayan insanlar hayatı boş
geçirirler. Saygılarımla........
Alaattin GÜNEŞER
Boş çuval dik durmaz
Köşe yazarı Alaaddin Güneşer'in 'Boş çuval dik durmaz' adlı makalesi