Birkaç dakikalığına durun. Yalnızca birkaç dakikalığına susun. İzin verin kendinize ve izleyin etrafınızı, çevrenizdeki insanları. Acelenizin olmadığını, bir yere yetişmek zorunda olmadığınızı düşünün. Dertlerinizi unutun, sorumluluklarınızından kurtulun. Nefes almak için kendinize birkaç dakika verin.
Bazen hedefiniz olmadan, nereye gideceğinizi bilmeden yürüyün. Öylece belki anlamı olmayan adımlarla ilerlerken bakın etrafınıza. Neler dönüyor orada? İnsanlar neden telaşlı bu kadar? Hayatta her zaman acelesi mi var bu insanların? Kimsenin kimseyi anlamaya ve gerektiğinde yardımlaşmaya hatta kendi yanlışlarını bile görmeye vakti yok. Ama sen dur ve gör. Kalabalığın içine karıştığında insanlar ne için ağlıyor, ne için gülüyor ve ne için tartışıyor anla. Ağladığımız şey ağlamaya ne kadar değer ve tartıştığımız anlar gerçekten ne kadar büyük bir sorunla karşı karşıyayız bir düşünün.
İnsanların yaradılışından gelen ve onu diğer canlılardan üstün kılan bir beyni var. Ve bu beyin öyle bir mekanizma ki mükemmelliğini çözümlemeden ona hakim olmak zor. Çeşitli beyin dalgaları insanın ruhani algoritmasına yön verecek niteliktedir. İnsan bu beyin dalgalarının etkisi altında olduğunda farkında olmadan sinirlenmemesi gereken şeylere sinirlenebilir, belki normalde mutlu olmayacağı şeye çok mutlu olabilir ya da hiçbir sebebi yokken üzülebilir. Vücuda en yoğun sinyal gönderen beyin dalgasının etlisindeyseniz şayet gerektiğinden fazla agresif olup başkalarının size anlatmak istediği şeyleri bile çok ters anlayabilirsiniz. Ufak sebepler yüzünden tartışmak istemeyeceğiniz insanlarla tartışıp etrafınıza kötü bir enerji yayabilirsiniz. Yalnızca çevrenize kötü enerji yaymakla kalmıyorsunuz tabiki. Bu beyin dalgası vücuda yüksek enerjili sinyaller gönderdiğinden beyninizden tutunda diğer tüm kaslarınızın, organlarınızın yıpranmasına sebep olur. Bundandır ki doktorlar ciddi hastalığa yakalanmış insanların üzülmemesi, stres altına girmemesini söylerler. Hücrelerinizin yenilenmesini önleyen, size de çevrenize de zarar veren bir beyin dalgasıdır. Biliyorum bunlar trafikte sabırsızlığınıza, koltuğun altından sopayı çıkarıp insanların üzerine gitmenize, banka sıranızda, iş yerinizde hatta en huzurlu olmanız gereken evinizde bile tartışmalarınıza bir kılıf, bir bahane olabilir. Ama anlatmak istediğim bu değil elbette. Anlatmak istediğim beyniniz sizi yönetmemeli, siz beyninizi yönetmelisiniz. Gamsız insanların daha uzun yaşadığı rivayeti de başka bir beyin dalgasının insan üzerindeki etkileriyle doğrulanır. Ama uzun ya da sağlıklı bir yaşam için illa gamsız olmaya gerek yok tabiki. Güzel olan şeyse bahsettiğim diğer beyin dalgasının bedeninize ve çevrenize etkisinin fazlaca olumlu olması. Bu düşük enerjili dalga hücrelerinizi, organlarınızı yenilenmeye iter ve sizi dinç tutar. Sabır gerektiğinde sabır, anlayış gerektiğinde anlayış gösterirseniz, sorun açmak ya da sorunu gizlemek yerine çözüm bulursanız, uyarırsanız, uyarıldığınızda dikkate alırsanız ve en mühimi empati kurup bulunduğumuz türün kıymetini bilirseniz bu dünya nesillerinizin ve nesillerimizin yaşayabileceği bir dünya haline gelir.
Durup düşünüyorum. İnsanların birbirine güvensizliğini izliyorum. Kimsenin zamanının olmayışını kimsenin kimseyle yardımlaşmadığını görüyorum. Sokaklar güneşli ve yemyeşilken bile kuşlar uçuşup rüzgarın hafif bir tınısı varken bile yollar kin, nefret, sinir dolu çoğu zaman. Sizde durun ve izleyin anlattıklarımı bir bir sizde seyredeceksiniz.