KOMUTANLIKTAN ‘KILIÇ’ HEDİYESİ
31 yıl önce evladı Jandarma Astsubay Üstçavuş Türker Güçlütürk’ü vatanın kara bağrına emanet eden Hatice Güçlütürk, aradan geçen onca yıla karşın evlat acısını yüreğinde taşıyor. Evlat hasretinin kor ateşiyle yaşayan anne Güçlütürk, evladından geriye kalan hatıralarla acısını hafifletmeye çalışıyor. Anne Güçlütürk, Muş Jandarma Komando Özel Hareket Tabur Komutanlığı askerlerinin iki yıl önce hediye ettiği ‘Kılıç’ ve diğer kahramanlık dolu hediyelerle de evladıyla gurur duyuyor.
HER GEÇEN GÜN ÖZLÜYORUM
75 yaşındaki anne Hatice Güçlütürk, 3 oğlunun ve 1 kızının olduğunu belirterek çocuklarından Türker Güçlütürk'ün 31 yıl önce şehadet şerbeti içtiğini söyledi. Öğretmen olan eşinin, oğlu doğduktan sonra arkadaşlarının yanına gittiğini anlatan Güçlütürk, "Eşim arkadaşlarının yanından gelince 'Hatice, çocuğun adını arkadaşlarla koyduk' dedi. Ne olduğunu sordum. O da 'Hem Türk hem Er hem de Güçlütürk' dedi. Çok sevinmiştik, ne bilelim şehit olacağını” dedi. Anne Güçlütürk, evlat acısının asla unutulmadığını her geçen gün özlediğini söyledi.
ŞEHİT OLACAĞINI HİSSETTİ
Bu acının anlatılacak bir acı olmadığını söyleyen anne Güçlütürk, “Benim oğlum ömrünün baharında gencecik yaşında şehitliğe ulaştı. Görev yerine gitmeden önce kucağıma yattı, saçlarını okşadım. Güle güle git oğlum, seni her zaman özleyeceğim dualarım seninle dedim. Kimsenin gönlünü, kalbini kırmazdı. Benim oğlum ne gençliğine, nede hayatına doyamadan gitti. Çevresinde bulunan herkese çok iyi davranırdı. Maaşını alıp her zaman ailemize destekte olurdu. Kardeşleriyle daima iyi geçinirdi. Muş’a gitmeden önce dizime yattı, saçlarını okşadım. Anne ben şehit olursam eğer ‘Vatan sağ olsun’ der misin dedi. Bende elimle yittim, ‘Sensiz vatanı ben ne yapayım’ dedim. O bana baktı, ben ona ağlaştık”
GENÇLİĞİNE DOYAMADI
“Görev yerine buradan uğurladık dualar eşliğinde. Aradan fazla bir zaman geçmeden 2 ay içerisinde oğlumun şehit haberi ulaştı. Şehit olacağını sanki daha önceden gitmeden hissetmişti. Daha ömrünün baharında 25 yaşında vatanın kara bağrına düştü. Türker şehit olmadan üç gün önce kayınım vefat etti. Aynı gün Türker’in çatışmadan geldiklerini kendinde bir şey olmadı haberi ulaştı. Ama yüreğimde derin bir sızı hissettim. İçime bir ateş düştü acaba Türker’e bir şey mi oldu diye düşünüp duruyordum. Yaralı diye haber geldi. Ama babasının oğlumun şehit olduğundan bilgisi varmış. Sonrasında acı gerçeği öğrendik.”
BU ACI ASLA UNUTULMAZ
“Evlat acısı asla ve asla unutulmuyor. Bu acıyı Allah kimsenin başına vermesi. Anlatılacak bir acı değil. Dedim ya benim Türker’im daha gençliğinin tam baharında 25 yaşında, susuz kalan toprağı vatan için kanıyla suladı. Bir ara balkonda diğer oğlumla otururken sanki Türker’in sesini duydum, sayıkladım. O anda oğlum balkonda idi Ömer’e Türker gelmiş dedim. Oğlum şimdi çıkıp gelse onun için canımı veririm. Çünkü o benim evladım, bir parçamdı, canımın içiydi. Ben Türker'i çok kıymetli büyüttüm. Allah’a çok şükür küçük yaştan itibaren her zaman elimizden geleni sağladık. Görev yaptığı ve okuduğu sürede her zaman destek olmaya çalıştık, yanında olduk, harçlığını gönderdik. Başı ne zaman sıkışsa bizlere her zaman iyiyim anne bir sorunum, sıkıntım yok derdi. Beni merak etmeyin siz mutlu olun bana yeter derdi. Gerçekten çok ama çok iyi bir çocuktu.”
BABASININ İSMİNİ OĞLU TAŞIYOR
“Evimizin balkonunda oturuyorduk. Çekinerek babasına eşinin hamile olduğunu söyledi. Oğlan olacak adını ne koysak ben senin adını koymak istiyorum dedi. Eşim Osman dedi ki Osman Gazi olsun dedi ve Osman Gazi oldu ismi. Torunumun ismi annesinin karnındayken konuldu. Torunumuz olduğunda çok sevindik, doğum olduğunda hemen hastaneye yanına gittik. Türker’in gözlerinin içi parlıyordu adeta. Bir baba olmanın verdiği mutluluk duygusu vardı içerisinde. Hem de babasının ismini oğlu taşıyordu.”
YOKLUĞU ASLA DOLDURULAMAZ
“Oğlum şehit olduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bazen rüyamda görüyorum çok iyi olduğunu söylüyor, tam kendisine sarılacakken kaybolup gidiyor. Babasıyla birlikte oturur ağlardık. ‘Burası Muş’tur, yolu yokuştur, giden gelmiyor, acep ne işti?’ diye türkü söylendiğinde hem babası hem ben gözyaşlarımızı tutamaz ağlardık. Babası çok ama çok düşkündü Türker’e ama belli etmezdi. Türker şehit olduktan sonra dedim ya eskisi gibi olmadı düzenimiz. Her zaman bir yanımız eksik kaldı, inşallah bu eksikliğimiz ahirette tamamlanacak.”
ALLAH KİMSEYE BÖYLE ACILAR YAŞATMASIN
“Vatan haini teröristler asker elbiseleri giymişler. Nasıl olduysa o sırada benim oğlum ve yanındaki arkadaşları arabayla geçerken pusuya düşmüş. Teröristler oğlum ve arkadaşlarının bulunduğu aracı taramışlar. Yanında yaralı olarak kurtulan arkadaşları, Türker’in vurulduğunda ‘Vay anam’ diye seslendiğini duymuşlar. Bunu hiç ama hiç unutamıyorum. Muş’ta şehit olduğu bölgede ismini okula, kütüphaneye verdiler. Kılıçlar köyü nüfusuna kayıtlı olduğu için o bölgede bulunan komutanlık tarafından bizlere kılıç gönderildi. Taburun ismini Kılıçlar Taburu koymuşlar. Allah hepsinden razı olsun, arayıp soruyorlar daima. Allah hiçbir anaya babaya böyle acılar yaşatmasın” dedi.
Haber: Süleyman Ok