Engelli bir çocuğu (daha doğrusu bir genç delikanlısı) olan ve yıllardır gençliğini, kendisini onun bakımına adayan fedakâr bir annenin, bir yakınımın sosyal medya üzerinden, minibüs şoförleri hakkındaki feryadını okuyunca bütün sinirlerim altüst olmuş bir vaziyette kendisini aradım. Kızcağızın anlattıklarını dinleyince, zaten kopmak üzere olan sinirlerim inanın birbirine dolaştı…
Bu yakınımın anlattıklarına göre, başta Tıp Fakültesi Hastanesine gitmek üzere kullanmaya çalıştığı “üniversite minibüsleri” olmak üzere, Kırıkkale’deki birçok minibüs, tekerlekli sandalyede yolculuk yapmak zorunda olan engelli genç Enes’i ve annesini almaktan imtina ediyormuş!
İnanabiliyor musunuz, her ortamda engellilere kolaylık sağlandığı, pozitif ayrımcılık yapıldığı iddia edilen 2018 Türkiye’sinde, başkentin yanı başında, Kırıkkale gibi önemli bir şehirde, tekerlekli sandalyeye mahkûm çocuğunu, (bırakın keyfî gezmeye) hastaneye götürmek isteyen bir anne minibüse alınmıyor!
Daha acısı, olayı biraz kurcaladığımda öğrendim ki, meğer bu fedakâr genç anne, minibüsler konusunda yıllardır aynı sorunla karşı karşıyaymış da bir kez olsun gıkını çıkarmamış!
Peki, minibüsler bu durumdaki bir engelliyi ve annesini neden kabul etmiyor?
Elbette cevabı belli: Minibüslerin teknik yetersizliğinden dolayı!!!
***
Peki, yaşlı annesine merhum babasından kalan dul-yetim maaşı ve kendisine bağlanan engelli bakım ücreti dışında hiçbir geliri olmayan, engelli çocuğu yüzünden istese de çalışması mümkün olmayan, bir de engelli olmayan diğer evladını okutan bu insan hastaneye gitmesi gerektiğinde, her seferinde ticarî taksiye mi binecek?
Hadi birçok mahalle minibüsünü anladık, ya müşteri potansiyelinin büyük bir çoğunluğunu Yüksek İhtisas, Diş Hekimliği Fakültesi ve Tıp Fakültesi Hastanelerine giden vatandaşların oluşturduğu “Sarı Renkli” Üniversite Minibüslerine ne demeli?
Adam zaten hastaneye gidiyor…
Maddi imkânı da kısıtlı
Ki minibüse biniyor…
Bu insanların rahatlıkla bu yolculuğu gerçekleştirmeleri için bu minibüslerin yeterli donanıma sahip olmaları gerekmez mi Allah aşkına?
***
Birkaç milyon TL değerindeki “Üniversite Durağından” hat alabilmek için gözünü kırpmayan değerli minibüsçü esnafı, daha doğrusu hat sahibi değerli yatırımcılarımız acaba bu konuda hiç empati yapmayı denediler mi acaba? Kendileri ya da çocukları, yakınları bu durumda olsa ne düşünürler?
Onca parayı babalarının hayrına o hatta yatırmadıkları aşikâr…
Özellikle okul sezonunda bir minibüsün kazandığı paranın, Kırıkkale’de diğer hatlardaki on minibüsün kazandığı paranın on katı olduğunu da bilmeyen yoktur eminim!
Öyleyse fedakârlık yapacaksın arkadaş!
Öyle “hep bana” diyerek ne bu dünyada ne de öbür dünyada huzura erebilirsin!
Ya aracına gerekli donanımı yaptıracaksın ve engelli insanlarımız da bu araçlardan rahatlıkla faydalanacak ya da yarın bir gün Kırıkkale Belediyesi veya ne bileyim seçimden sonra yönetim mantığı değişen bir Yahşihan Belediyesi tutup da bu hatta şehir içi otobüs seferleri koyduğunda, hem de tam donanımlı araçlarla bunu yaptığında, “Vatandaş neden beni tercih etmiyor?”, “Belediyeler beni batırdı…” gibi serzenişlerde bulunmayacaksın!
Aklın yolu da bir, devletimizin bu konudaki tavrı da belli!
Açık konuşayım, bu yazım bu mücadelenin daha başlangıcı… Düzenleme yapılmadığı sürece bu işin peşini bırakmayı düşünmediğim gibi, bu işi en üst kademelere kadar da taşıyacağıma da emin olabilirsiniz!
Bu yazıyı yalnızca “Enes” için ya da fedakâr annesi için yazmadım… Onlar sadece bu yazıya vesile olan bir örnek!..
Bu yazıyı her Engelliler Gününde, “Hepimiz birer engelli adayıyız” nutukları çeken herkesin gerçekleri görüp ona göre gereğini yapmaları için yazdım.
İnşallah Kırıkkale’mizde böyle hayırlı bir gelişime vesile olurum…
Allah, engellilerimize ve ailelerine yardımcı olsun ve sabır versin…