Bilmem iyi mi yapıyoruz; dışarının gürültüsüne karşın kulaklığımız, dünyanın hikayesine karşın kitaplarımız. Aslında insan müdehale etmek ister elbet ama sesini kimlere, nerelere duyurur ve bunu nasıl yapar? Yine insan okuyarak bilinçleniyor ve sesini duyuruyor.
Yakın zamanda okuduğum bir kitapta şunlar yazıyordu. ‘’Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk âdet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla dolu bir kız olarak verir.’’ Ve bir değişimden söz ediyordu kitap. “Kız çocukları er ya da geç durmayan değişim sirkülasyonunun içindedir ve bu değişimin vazgeçilmez aktörü bir erkektir.” diyordu. İşte kırmızı kalemle altını çizdiğim o nadir kesitler. Bu kalemin o kız çocuklarının kanından olduğunu bilemezdim. Bilemedim. Masum düşünmüşüm, dünyanın zalimliğini hafife almışım. Baba olur diyordum kendi kendime eşi olur abisi olur küserler barışırlar. Bir kadın için en acı değişim şiddettir diyordum. Bunu düşündüğümde bile içim ürperiyordu.
Şimdi kulaklığı attım. 4.5 yaşında ki bir kız çocuğu heyecan dolu son nefesini nasıl verebilir diye düşünüyorum. Vicdanım rahat değil hayal gücüme sığmayan acıları tarif edemiyorum. Anlatamıyorum. Kusuruma bakma küçüğüm sesin olmaya yelteniyorum. Kulaklıklar engel olamayacaktır sen sesini yüzlercesine duyurdun, son nefesini milyonların yüreğine üfledin.
Öyle bir dönemdeyiz ki, insanların en bilinçli çağları bunlar. Lanet edilesi bir durumdur ki bunların, bu kahrolası olayların duyulacağını bile bile ve yaptığı kahpeliğin farkında olarak sayılarının artıyor olması rezaleti kabul görecek gibi değildir. İstismar haberini aldığımda ‘’istismar haberini duydun mu?’’ diye sorduğum soruya “Hangisini ?” Yanıtını alıyorum. Evet insanlar bilinçli, evet insanlar farkında. Hatta farkındalığımız boyumuzu aştı. Kahrolsun bile bile yapılan zulüm, farkında olarak kıyılan kız çocukları ve bunlara sessiz kalan toplum.
Bu olayların adı artık istismar, cinayet ya da terör olarak anılmıyor. Her can alıcı gerçekleşen olayın ismi artık feda edilmiş bir insanın adıyla anılacak kadar diplerdeyiz. Bu da benim için istismar değil Özgecan Arslan, sizde yarın yeni bir olayda başka bir isim verirsiniz ve bunlar bir istismar değil cinayettir.