Çocukken parka gider oyun oynamak isterdik. Anne babamız bizi uzaktan izlerken bir köpek geldiği zaman koşarak ailemizin yanına gider, kucaklarına atlardık. Ailemiz fırsat bilip bize sarılır öperdi. Çünkü başka türlü çağırdıklarında yanlarına gitmiyorduk.
Köpek ne zaman çekilirse bizde kucaktan atlar, parka geri döner, hemen onlardan uzaklaşırdık. Uzaklaşmak onları üzer özlem duyarlardı.
Bu anı her aklıma geldiğinde tefekkür ediyorum. Sonra diyorum ki aynısını insan yine yapıyor. Bu sefer şefkat kucağı olan zât Allah. Ve yine başımıza bir musibet bir sıkıntı geldiği zaman hemen kendimizi dergah-ı ilahiyeye hemen rahmet kucağına atıyoruz. Bu musibet geçtikten sonra tekrar o dergâhtan uzaklaşıyoruz. Ta ki tekrar bir imtihana muhatap olana kadar.
Bu konuda Ayeti kerime bizi şunu söylüyor: “Ve insana bir sıkıntı dokununca da, yanı üzerine yatarken veya otururken veya ayakta iken Bize dua eder. Vakta ki, ondan o sıkıntıyı açıvermiş oluruz, sanki kendisine dokunmuş olan bir sıkıntıdan dolayı Bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider.
YUNUS SURESI 12. AYET
Yani insan nedir? Diye sorana bu ayeti gösterebilirim.
Bu konunun çözülmesi ve Allah’a ulaşmanın birçok yolu var mı? Diye soranlara cevabım şu olur. Vefasızlık gördüğün kişiye anlatmak istediğin şeylerin, dilinin ucuna gelip
"Anlatsam ne değişecek." vazgeçişini
Allah kimseye yaşatmasın ama insan vefayı yaratana anlatamadığı şeyleri başkasına zaten anlatmasın.
Her insanın doğduğu ve öldüğü nokta birdir. İnsanın yolculuğu başladığında; başka yere değil, sadece doğduğu yere varabilir. Vardığın noktada kalbini sınan. Allah aldığın her kararda kalbine dokunur. İmtihan olduğun her an sabırla bekle. Sabır çıtan her yükseldiğinde gökyüzüne daha çok yaklaşacaksın. O zaman aydınlığa ulaşman kolaylaşacak.
Şeytan en çok insanı açlıkla korkutur hayasızlıkla imtihan eder. Bunun olmaması içinde insanın önce Yaratanını sonra onun yarattığını iyi tanıması gerekir.
Sen önce dön bak kendine. Kemiklerin kayalara, saçların bitkilere benzer. Kanın nehirlere, gözlerin yıldızlara, kalbin güneşe benzer. Bedeninin bir zerresi O’nun etrafında zuhur eder. Ruhun ise bu âlemin taa kendisi. İnsan küçülmüş âlem, âlem açılmış insandır. İnsan yaratılmışların en güzelidir.
Bâyezid-i Bistâmî Hazretlerinin hep şu sözü gelir benim aklıma: "Allah'ı seviyorum sanırdım! Ama anladım ki, esas olan O'nun sevmesi imiş... Allah bir kulu severse, onun kalbini Kendisi ile mesgul edermiş." Sen bir insan olarak ne ile meşgulsün?
İnsan
Köşe Yazarı Hatice Akgül'ün 'İnsan' isimli köşe yazısı