İyinin iyisi var tıpkı kötünün kötüsü olduğu gibi…

Köşe Yazarı Berat Doğan'ın "İyinin iyisi var tıpkı kötünün kötüsü olduğu gibi" adlı köşe yazısı

İstediğiniz, çocuklarınız iyinin iyisi olsunlar. Çünkü elinizden gelen maddi manevi tüm çabayı sarf ediyorsunuz. Çocuklarınızın en iyisine layık olduğunu düşünüyor ve o derecede de başarılı olmalarını istiyorsunuz. Bir anne baba başka ne isteyebilir ki? Haklısınız ama beklentilerinizin onları nasıl etkilediğine bir bakın derim. İyi dilek ve düşünceleriniz onları mutlu mu ediyor dersiniz. Yoksa mutsuz mu?
Çocukların başarısı veya başarısızlığına karşı veli davranışları çok önemlidir. Doğru davranışlar ve yönlendirmeler onları başarıya bir adım daha yaklaştırır. Unutmayınız ki insanlar hedeflerini gerçekleştirmek için çok fazla enerji harcarlar. Enerjilerini yerinde ve zamanında kullanmalarını sağlamak doğru bir davranış olacaktır.
Başarılı öğrencilerin bir hedefi vardır. Onlar, yaptıkları çalışmaların beğenilmesini ve kararlarının desteklenmesini isterler. Onları takdir edin ve onların çalışmalarına destek olun. Hedeflerine ulaşmaları için kararlarına saygı duyun. Daha yükseğine ikna için onları zorlamayın. Takdir edilmemek ve çalışmalarının beğenilmemesi onları mutsuz edebilir. Hatta hedeflerinden sapmalarına sebep olabilir. 
Başarısızlık ise içler acısı bir durum. Başarısız öğrencilerin velileri bütün gemileri peşinen yakmış durumda. Elinizde gelecekte de başarısızlığının devam edeceğine dair ölçüm yapan cihazınız yok ise yanlış davranıyorsunuz demektir. Bir öğrenci başarısız diye onu yok sayamayız, ona yasaklar getiremeyiz. Bu davranışlar onunla olan bağlarımızı koparıp, aramızdaki mesafeyi artırır. Çocuğumuzla aramızdaki bağları koparırsak onlar da kendilerini başka türlü ispatlamaya çalışırlar. Başarının anahtarı, ders çalışma ve başarılı olma isteğidir. Onlarda bu isteği oluşturmak için aramızdaki bağları güçlendirmemiz gerekir. En ufak bir başarısında bile takdir etmeliyiz ki bunu herkes gibi onlarda hak ediyorlar.
Ben de üniversiteye kadar eğitim hayatında çok başarılı bir öğrenci değildim. Hatıra olarak saklayabileceğim bir tane bile takdir veya teşekkür belgem olmadı. Hatta 3 yıl olan lise öğrenimimi sınıfta kalarak ve okulu uzatarak 5 yılda bitirebildim. Ama sonunda başarısızlığın kalıcı olmadığını herkese ispatladım. Nasıl mı? Bir gün geldi çalışma ve başarılı olma isteği oluştu bende. O anda doğru yönlendirmelerle çok çalışarak matematik bölümünü kazandım ve sonunda öğretmen oldum. Bugün de müdürü olduğum ve matematik derslerini verdiğim bir kişisel gelişim kursunun kurucusuyum. Başarılı değilim diye ailem benden vazgeçmedi. Mutlu bir çocukluğum, kendinden emin bir gençliğim vardı. Öz güvenim yüksekti ve eğitim dışında da birçok işte başarılı oldum. Peki ya başarısızım diye ailem ile bağlarım kopsaydı ne olurdu? Belki çok daha kötü yerlerde kötünün kötüsü olabilirdim. Ben de biliyorum ki zamanında yeteri kadar ders çalışsaydım daha başarılı olabilirdim. Farklı bir mesleğim olabilirdi. Zamanında  yeteri kadar ders çalışmamanın cezasını kısa zamanda çok fazla ders çalışmak zorunda kalarak ödedim. Farklı bir mesleğim olmadığı için de mutsuz değilim. Çünkü hayatına yön verdiğim öğrencilerimi düşününce de “ kaderin cilvesi “ demekten kendimi alamıyorum.
Sonuç olarak gelecekte doktor, mühendis, hakim, savcı, ressam, müzisyen vs.. olmasını istiyorsak bunun yolu şimdiden onlara aynı saygınlığı yaşatmaktır.  Aramıza mesafelerin girmesinin, bağlarımızı koparmanın, sürekli sorun yaşamanın çocuklarımızda başarıyı artırıcı bir etkisi yoktur….
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri