Bir gün içinde atmış bin ile seksen bin düşüncenin beynimizde oluştuğunu biliyormuydunuz.Şimdi soruyorum sizlere,bu düşüncelerin ne kadarı olumlu dersiniz.Bu düşüncelerin etrafınıza ne tür bir hayat sunduğunu, bizlere nasıl bir gelecek hazırladığının farkındamıyız acaba.
Abdullah Faruki Hoca Efendi derdi ki;””Düşüncelerinize dikkat edin sözleriniz olurlar,sözlerinize dikkat edin davranışlarınız olurlar,davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınız olurlar,alışkanlıklarınıza dikkat edin kaderiniz olurlar.””’
Her düşüncenin bir istek olduğunu bilirsek eğer,bir gün gelip isteklerimiz, dilimize düşerse bu dua olmaz mı. Mevlanın da dediği gibi ””’kardeşim sen düşünceden ibaretsin , gül düşünür isen gülüstan olursun,diken düşünür isen dikenlik olursun.””’
Beyni hırs ile dolu olup hırs ile yaşamak,sağlık sorunlarına kapı açtığı gibi toplum içerisinde insanı nasıl küçük düşürdüğü müşahede etmiyormuyuz.İnsan hırs ile düşündüğün de daha ne kadar alcalıp, küçülebir ki.Burası insan için ahlakı kaybetmenin son noktası değilmidir.
Sonuç nedir,son nasıl olur.Kalbimiz gülümü dikenimi düşünmekte, buraya bakmak lazım. Yıllarca gül düşünen,gülistan olan büyük ilim insanı,Arif,Alim Abdullah Çetin Faruki Hoca Efendinin yanında, gül düşünmenin bizleri nasıl gülüstana çevirdiğini toplum olarak müşahede etmedik mi.
Güller koparıldıkca diklenlerinin elimizde kaldığı,parmaklarımıza battığı,kanımızı akıttığı,canımızı yaktığı bir gerçek.Dikenler de kopartılınca,uzun,ince ve hiç bir işe yaramayan çubuk ne işe yarar ki.
Gülü koklamadan anlatmak,kokusunu karşında ki insana nasıl hissettirir.Diken düşünenlerin, dikenliklerini sakyalamadıkları gibi, dilleri ile batırdıkları dikenlerin, bedenlerimiz de ve düşüncelerimiz de açtığı tahribat daha nereye kadar sürdürülebilir.
Kısaca;dalından kopartılmış,güzelliği elinden alınmış,kokusundan mahrum,gül bahçesi insana ne kadar huzur verebilir.Hırs içinde yaşayanların huzursuzluğu,gülü koklamaya çalışanlar olarak, bizleri üzmekte ve ürkütmektedir. Acınası hallerinde hırsına yenik düşenler bizlerden beri,biz de onlardan beriyiz.
Ne mutlu; gül gibi yaşayıp etrafına koku salanlara,hırs ve tamahdan uzak bir hayat sürenlere,şeytana değil de Peygaber Efendimize esir olup yolundan gidenlere,Allah’ın verdiklerine kanaat edip,emir ve yasaklarına uymaya çalışanlara, samimi olarak göz yaşı dökerek eksiklerini tamamlamak için Allah’dan yardım isteyenlere,nankörlükten uzak hayat sürenlere,gül olmayı öğretenlere minnettarlığını unutmayanlara.Ne mutlu vesselam.
Alaattin GÜNEŞER