Günümüzde bir çok alim kisvesi ile ortalıkta dolaşanlar hakikatte İslam dinin emir ve yasaklarını yaşadıklarını söyleseler de uygulamalar eksiklikler ile doludur. Halbu ki bizim dinimizde Namaz, Hac, Zekat ve Oruç kulun Allah’a olan borçları olarak adlandırılmış, ölçü olarak da kişinin insanlarla muamelesinin dikkate alınması gerektiği önemle vurgulanmıştır.
Abdullah Çetin FARUKİ Hoca Efendi gene bir sohbetlerinde şu üç şeyi unutmak mümine yakışmaz, dünyanın fani olduğunu, nimetlerin geçici olduğunu ve ölümün mutlaka geleceğini. Mümin devamlı olarak nefsine hakim olup onu Allah için hesaba çekendir. Haramı terk eder helalinden yer riya ve gösterişten uzak olur. Allah bunlara uymayanı sevmez. Dünyada kendilerini hesaba çekenlerin ahirette hesabı kolay olur buyurmuşlardır.
Şuan toplum içinde ki uygulamalara baktığımızda kendini hesaba çeken alimler az olsa gerek ki, bir birilerinin arkalarından konuşur olmuşlar, kendi topluluklarının içini fesat, dedikodu ve yalanlar kaplamış.
İtibarları uğruna yapılan yanlışların ikazına bile eski Hristiyan âdeti olan AFAROZ hükmü ile doğruları yalanlamışlar, konuşanlar ise dışlamışla maktalar.
Acı bir durum olsa gerek ki dinin ilk emrini yerine getirmeyenler yalan yanlış bilgilerle amel ederek yaptıklarının doğruluğunu savunarak diğer insanlara tecrit uygulamaya kalsalar da sonunda kendileri tecrit olmaktalar.
İyi bir idareci adil olandır. Şanlı İslam tarihi ve Osmanlı İmparatorluğunun geçmişine baktığımızda bunun örnekleri fazlası ile önümüzde durmaktadır. İyi ahlak sahibi olmak örnek iyi bir aileye sahip olmak demektir, iyi aile olmak demek iyi bir komşuluk, iyi komşuluk demek iyi memleket demek ve müreffeh bir ülke anlamına gelmez mi?
Bu nasihatlerin tamamı okumaktan, düşünmekten ve çalışmaktan geçmektedir.