Kırmızı Kart

Kırmızı Kart

SÜPER GÜÇ TÜRKİYE GELİYOR

 

99 yaşındaki genç bir Cumhuriyet’in vatandaşlarıyız.

Kurucu ulu önderimiz Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük eserim dediği Cumhuriyetimizi koruyamamanın derin sıkıntılarını ve kaygılarını yaşıyoruz.

Atamızdan sonra aklın ve bilimin ülke yönetiminde hâkim olmaması tam bağımsızlığımızı ve Cumhuriyetimizi sürekli olarak zayıflatmıştır.

Özellikle 1946 yılında çok partili siyasal yaşama geçişimiz ve NATO’ya üyeliğimiz sonrasında Türkiye bir yönetim travmasına sokulmuştur.

Kalbimiz ve karargâhımız Ankara, batının derin yapılanmalarının kontrolündeki krizlere ve darbelerine sahne oluyor.

Temel sorun ise, Türk milletinin Atatürk ilkelerinden ve temel değerlerinden uzaklaştırılarak rotasının saptırılmasıdır.

İbn-i Haldun’un ‘coğrafya kaderdir’ tespitine ‘asabiyet’ vurgusu da eklenince ülkemiz, 21.yüzyıl gerçeğinde mevcut kaotik manzara ve çok bilinmezlik karanlığına düşürülmüştür.

Hz. Yusuf’un üvey kardeşleri tarafından kuyuya atılması gibi…

İnsanımızın mutsuz olduğu ve kendi özünden uzaklaştırılarak sibernetik sanal köleliğe mahkûm edildiği kapitalist ve karanlık bir Türkiye var karşımızda.

Madde manayı yenmiş, korkular tüm insani, vicdani duyguları karanlığa gömmüştür.

Günümüzde, insanın insana tahammülünün kalmadığı gibi, barış, adalet, kardeşlik, dostluk, hoşgörü gibi evrensel insani değerlerimiz paranın acımasız silindiri altında can çekişiyor.

Ne töremiz töre, ne de yurdumuz yurt bize…

Fikri, vicdanı ve irfanı hür birey, uygulanan çok boyutlu batı politikalarıyla aklen, ruhen ve bedenen modern kölelere dönüştürüldü.

İngiliz yazar George Orwell’in kurgusal ve düşünsel yapıtı olan ünlü kitabı 1984’ün gerçeğini (İnsanların makineleştirildiği, sanallaştırıldığı ve ‘metaverse’ aleme hapsoluşunu)şimdi yaşıyoruz.

Birey, aile ve toplumsal gerçeğimizi bütünüyle göremeyen politik karakterler, içi boşaltılmış kavramların papağanlığını yapıyor.

Particilik yobazlığı ise akılcı ve bilimsel düşüncenin kangreni olmuştur.

Adaletli, erdemli ve ahlaklı bir devlet yapısı ‘biz’ yerine ‘ben’, ‘hepimiz’ yerine ‘bizden’ akılsızlığına mahkûm edilerek akıl ve bilim devre dışı bırakılmıştır.

Hal böyle olunca ekonomik, sosyal ve siyasal her türlü gizli terör, insanımızı öz topraklarında sevgisizlik ve umutsuzluk çıkmazına sokmuştur.

Aileler dağılıyor, gençler, meslek sahipleri ve varlıklı yurttaşlarımız ülkeyi terk ediyor, yabancılar ise ülkemize akın ediyor.

Sokakta yüzü gülen insan yok.

Acıyı bal eyledik… Vergileri ve faturaları yük eyledik.

Şeyh Edebalı’m, bugünkü perişan halimizi ‘sabır, koca bir dikeni yutmak, yutarken de sesini çıkarmamaktır’ diye tarif ediyor.

Tüm bunlara rağmen sevgimizi ve umudumuzu yaşatma zamanıdır.

Türk milletinin tarihi, kendi zaman dilimi ve şartlarında hep benzer örneklerle doludur.

Karanlıkları aydınlığa, sevgisizliği aşka, umutsuzluğu ise yaşama sevincine dönüştürebilen zekâmız küresel saldırılarla çok sınanmış ve zorlanmıştır.

Parlayan tarihsel ve toplumsal ortak aklımız yakında devreye girecektir.

Medyalanarak büyülendik ve mayalandık aslında.

Kirli bilgilerle anestezi verilen toplumsal hafızamız ve bilincimiz açılmaya başladı.

Olağanüstü zeki bir gençliğimiz var.

Hazır olun!

Önümüzdeki günler ve yıllar bir uyanışa ve değişime gebedir.

Türkiye geleceğin süper ülkesi olacaktır.

Yapmamız gereken tek şey milli birlik ve beraberlikle karıncalar gibi herkesin ama herkesin geleceğimiz için çok çalışmasıdır.

Adaletli, vicdanlı, merhametli ve sevgi dolu aydınlık günler üzerimize olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri