Yarar,yaptığı açıklamada, Türkiye'nin savunma sanayisine 2000'li yılların başından bu yana büyük bir yatırım yapmaya başladığını, bunun meyvelerinin de yavaş yavaş alındığını söyledi.
Bu kapsamda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin büyük bir modernizasyon çalışması içinde olduğunu belirten Yarar, şöyle konuştu:
"Türkiye, S-400 füzelerini alarak, en büyük açığı olan yüksek irtifa hava savunma sistemini tamamlamaya çalışıyor. Bugün geldiğimiz nokta da böyle. Değerlendirmeyi Patriot ve S-400 üzerine değil, Türkiye'nin ihtiyacı üzerine yapmak lazım. Türkiye'nin neye ihtiyacı var. Acil olarak yüksek irtifa hava savunma sistemine. Bunu acil olarak Türkiye'ye teslim edecek ve hiçbir şart gözetmeden veren ve fiyat olarak da doğrusunu veren Rusya var. Şu anda alabileceğimiz, kısıtlama ve şart olmadan dünyanın en modern silah sistemlerinden S-400 var ve biz de buna talibiz. Temmuz ayında da inşallah teslim edilecek. Birlikler Azerbaycan'a gitti. Burada S-300 benzeri bir sistem üzerinden bir eğitim alacaklar, arkasından da Rusya'ya gidip eğitimlerini tamamlayacaklar. Temmuz ayında S-400'lerin malzemeleri peyder pey gelecek, inşallah ekim ayında da kurulmuş olacak."
- "S-400, tamamen savunma silahı"
Yarar, ABD'nin, Türkiye'nin S-400 füzelerini almasına karşı çıkması durumunun çok ilginç olduğunu ifade etti.
Bir ülkenin diğer ülkeden hava savunma sistemi almasından neden rahatsız olduğu sorusunun ABD'de bir cevabının olmadığını anlatan Yarar, "S-400 saldırı silahı değil, tamamen savunma silahı. ABD'nin bu silaha karşı ürettiği tezler doğru değil. Bu silahları aldığınızda 'silah sistemi üzerinden F-35'lerin bütün bilgisi paylaşılacak' deniyor. İsrail bu uçakları kullanıyor. Hemen yanı başında Suriye'de S-400 füze sistemi var. Zaten bugüne kadar F-35'lerle ilgili tüm veriler Rusya'nın elinde. Ekstra olarak bunların Türkiye'de olmuş olmasının bir pozisyonu yok. F-35'i üreten firma özellikle bilgilerin neredeyse büyük bir datasının Çin'in eline geçtiğini biliyor. Bunu itiraf da ediyorlar. Türkiye egemen bir devlettir, alıp almayacağına kendisi karar verir. Başka bir ülkenin dayatmasıyla almaktan vazgeçmez." değerlendirmesinde bulundu.
Yarar, Türkiye'nin acil tedarik kapsamında bu silah sistemini almaya çalıştığına dikkati çekti.
Önümüzdeki dönemde dünyada yaşanacak olan gelişmelerde Türkiye'nin özellikle yüksek irtifadan yaşanacak olan sıkıntıları bertaraf etmekle ilgili açığını kapatmaya çalıştığını vurgulayan Yarar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye 'Hisar' serisi bir silah geliştiriyor. Hisar, alçak ve orta irtifa savunma sistemini belli bir noktaya getirdi. Yüksek irtifa alanında da çalışmalar var ancak bunların devreye girmesi yaklaşık 2021-2023 yıllarını bulacak. S-400 bu aradaki açığı kapatmak için de acil olarak edinilmesi gereken bir silah sistemi. Doğu Akdeniz'de yaşanan durum ortada. Suriye'de yaşanan oldubittiler gözüküyor. İsrail'in oldubittileri gözüküyor. Bu kadar oldubittinin olduğu bir alanda, Türkiye'nin yüksek irtifa hava savunma sistemi olmaması mümkün mü?
Türkiye önümüzdeki dönemde yaşanacak olan krizlerin dünyayı sarsacak kadar büyük boyutta olduğunu düşünüyor. O yüzden de S-400'lerin alınmasıyla ilgili istek ve arzusunu belirtiyor. Buna en iyi imkanı sunan da Rusya ve buradan da bu silahları alıyor. F-35 uçaklarıyla, S-400 füzelerini birbirine bağlamak çok doğru değil. Özellikle 'S-400'leri alırsanız F-35'i vermeyiz' söylemi de doğru değil. Türkiye, ABD'ye her 'hayır' dediğinde karşısına getirilen tablo bu. Bunun S-400 füzeleriyle ilgisinin olmadığını Türkiye'nin öğrenmesi lazım. Yani S-400 almadığımızda ABD ile sorunlar bitmeyecek. ABD ile sorunlarımızın tamamı derin sorunlar. 15 Temmuz, FETÖ, PKK, PYD ve Suriye gibi birçok konuda biz ABD ile farklı düşünüyoruz. Bunların temel manada değişmesi yakın zamanda mümkün mü? Hayır değil. S-400 almadığımız zaman F-35'lerin gelmesi gibi bir garanti yok."
Mete Yarar, Fırat'ın doğusuna planlanan operasyona da işaret ederek, operasyona doğru bir zamanda başlanacağını dile getirdi.
Olası operasyonun 20 kilometrelik bir derinliği kapsayacağını kaydeden Yarar, sözlerini, "Suriye'de Fırat'ın doğusuna bir harekat başlarsa bütün cephe hattı boyunca başlar ve buna Münbiç'te dahil olur. Yaklaşık 20 kilometrelik bir derinlikle başlar. Bir tek istisnası var o da Münbiç. Münbiç daha derinlikte olduğu için daha aşağıya inilecektir ama diğer yerlerde yaklaşık 20 kilometrelik olan Kamışlı'dan başlayan ve Şam'a kadar giden o kara yolunun üst kısmındaki kalan bölgede bu operasyon icra edilecektir." diye tamamladı.