1. “Annee, sınav sonuçları açıklandı.”
“Yaa, kaç aldın bakalım?
“70 aldım, ama çok zordu yine de iyi bence”
“İyi mi? Dalga geçiyorsun herhalde? İyi ne demek? O aldığın özel dersler, okula verdiğimiz para, hepsi 70 alman için miydi?”
2. “Annee, sınav sonuçları açıklandı.”
“Yaa, kaç aldın? Yine mi 70?”
“Hayır, 100 aldım bu sefer”
“Yaa, canım benim, akıllı oğlum. Aferin sana. Ne istersin akşama ne yapayım? Dur bir sarılayım sana.”
Aynı anne ve aynı çocuk arasında geçen bu iki diyalog evimizde, çevremizde defalarca şahit olduğumuz diyaloglardan bir örnek sadece. Peki, sizce bu işte bir terslik yok mu? Ebeveynler olarak gözden kaçırdığımız, atladığımız bir nokta yok mu?
Her dediğini yaptığımız, ona en iyi şartları sunmaya çalıştığımız çocuğumuzun aslında doğduğu andan itibaren tek bir ihtiyacı var; ebeveynleri tarafından koşulsuz sevilmek. Alfie Kohn Koşulsuz Ebeveynlik kitabında bu durumu çocukları ne yaptıklarına göre değil kim olduklarına göre sevmek olarak tanımlıyor. “Bunların ilki koşullu sevgidir; çocuklar da uygun gördüğümüz davranışlarda bulunarak ve belirlediğimiz standartları tutturarak bu sevgiyi kazanmak zorundadır. İkinci sevgi ise koşulsuzdur, çocukların nasıl davrandığına, ne kadar başarılı olduğuna, ne kadar terbiyeli durduğuna veya benzeri ölçütlere bağlı değildir.”
Hiçbir şart koşmadan, çocuğumuzu olduğu gibi kabul ederek, her duygusunun doğru olduğunu ve yaşanması gerektiğini hissettirerek, doğruyu yanlışı korkmadan, çekinmeden tartışmasını sağlayarak ona karşı koşulsuz sevgimizi göstermiş oluruz. Bir çocuk için bu dünya üzerindeki en önemli kişiler ebeveynleridir. Anne babası ne yaparsa yapsın çocuğunun gözünde mükemmeldir ve olumsuz durumlarla karşılaştığında çocuk suçu hep kendisinde arar. Annesinin sinirli olmasından, babasının çok çalışmasından, ebeveynlerinin boşanmasından hep çocuk suçludur kendi gözünde. Evliliğin tuzu biberi dediğimiz küçük tartışmalar için bile kendisini sebep görüp, üzülebilir. Bizim gözümüzde iyi(!) olabilmek için de her şeyi yapmaya hazırdır. Yoksa annesinden şiddet gören bir çocuk neden sakinleşebilmek için annesine sarılmak istesin ki? Ona göre kendisi dayak yemeyi hak etmiştir, anne babasının bir suçu yoktur.
Bu aklınıza şu durumu getirmesin, çocuk ne yaparsa yapsın biz hiç sesimizi çıkarmayacağız, her dediğini yapıp, her şeyi kabul edeceğiz. Burada vurgulanmak istenen yapılanlar değil, çocuğun ne hissettiğidir. Çocuk hata yapabilir, tıpkı biz yetişkinlerin yaptığı gibi, ama önemli olan hata ve çatışma durumlarında çocuğun davranışlarına odaklanıp onları düzeltmeye çalışmaktansa, duygularına odaklanıp, çocuğun da duygularını anlamlandırmasına yardımcı olarak çatışmayı çözmeye çalışmaktır. Bu birlikte çalışmayı gerektirir. Yoksa “Hata yaptın cezalısın” deyip odasına göndermeyi çözüm sanmak, bir zamanlar yapılan ebeveynlik telkinleriyle bunun doğru olduğunu düşünerek hareket etmek kolaydır. Ama çocuğumuzu odasına gönderdiğimiz anda yaptığı hatalı davranış üzerine konuşmak ve “Ne yaparsan yap seni seviyorum” duygusunu hissettirmek çok zordur. Ve çocukların tek istediği de bu duyguyu hissedebilmektir. Ne olursa olsun anne babasının onu sevdiğini bilmek bir çocuk için tüm hayatını sağlıklı düzenleyebilmesi için gerekli olan tek şarttır.
Bizim toplumsal kodlarımız çocukları ehlileştirilmesi gereken varlıklar olarak görmemize sebep oluyor. “Kucağına alma, her dediğini yapma, bırak kendisi uyusun, aman ne de şımarık laftan anlamıyor, biz babamızın yanında çocuklarımızı sevemezdik, çocuğu atardık beşiğe kendisi yatardı tüm gün” bir anne babanın çocuk doğduğu andan itibaren çevresinden duyduğu sözlerden sadece birkaç tanesi. Dünyaya getirdiğimiz çocuğumuz sanki bir hamur biz de ebeveynleri olarak o hamura şekil vermeye çalışıyoruz. Çocuklarımızın onlara şekil vermemize değil kendi hayatını şekillendirirken rehberlik etmemize ihtiyacı var. Doğdukları andan itibaren ihtiyaç duydukları sevgiyi vermek ve onlara rehberlik etmekten başka yapacağımız çok fazla bir şey yok aslında. Etrafımızda gördüğümüz, duyduğumuz, bize dayatılan ebeveynlik rolleri, okuduğumuz bazı ebeveynlik kitaplarında çizilen mükemmel ebeveyn pozları daha yorucu.
“Tüm ebeveynlerin biraz dinginleşmesi ve çocuklarına kendi hızında büyüme şansı vermesi gerekir.”*
*Alfie Kohn/Koşulsuz Ebeveynlik