KESK Kırıkkale Şubeler Platformu yönetici ve üyeleri 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Cumhuriyet ve Demokrasi Meydanı’nda bir araya geldi. Platform üyeleri hep birlikte, “Herkesi barışın iyileştirici gücüne sahip çıkmaya çağırıyoruz! Çocuklarımıza barış içinde bir ülke ve dünya bırakmak için savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz!
ÖZGÜRLÜKLER AYAKLAR ALTINA ALINIYOR
İnsanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşı olan İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı 1 Eylül 1939 tarihinin üzerinden tam 80 yıl geçti. Ardında en az elli iki milyon ölü, milyonlarca engelli, moloz yığını haline gelmiş kentler, büyük bir acı ve gözyaşı bırakan bu büyük yıkımın başladığı tarih olan 1 Eylül tüm dünyada Barış Günü olarak kutlanıyor. Üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen emperyalist güçler aynı amaçlar ve sermayenin sınırsız ve koşulsuz dolaşımı için kan dökmeye, işgale ve büyük bedeller ödenerek elde edilmiş temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına almaya devam ediyorlar.
MÜLTECİLİK, GÖÇMENLİK KARŞITLIĞI
“Birinci ve İkinci Dünya Savaşından daha fazla insan son 80 yılda yaşanan savaşlarda, çatışmalarda yaşamını yitirdi, milyonlarcası sakat kaldı. Her iki dünya savaşı sırasında yaşanan zorunlu göç, yer değiştirme ve sürgünden daha fazla insan bugün yurtlarını terk etmek zorunda kalarak çeşitli ülkelerde mülteci olarak yaşamaya çalışıyor. Mülteciliğe yol açan politikaları hayata geçirenler mültecilik, göçmenlik karşıtlığı üzerinden milliyetçiliği, ırkçılığı çoğaltıyor, oya dönüştürüyorlar. Kârlarını arttırarak kasalarını dolduruyor ve yeni çatışmaların fitilini ateşliyorlar. Halklar arasındaki milliyet, din, dil, etnik kimlik farklılıklarını düşmanlaştırma politikalarına, savaşlara gerekçe haline getiriyorlar.”
HASTALIKTAN YAŞAMINI YİTİRİYOR
“Yitip giden hayatlar, doğa tahribatının dünyanın geleceğini tehdit eder düzeye ulaşması, açlığa, susuzluğa, sefalete sürüklenen milyonlar, göç yollarında yitip giden yüz binler, her geçen gün derinleşen gelir adaletsizliği umurlarında değil! Çatışmaların bedelini, savaşları çıkaranlar değil yoksullar, ezilenler, emekçiler ödüyor. Silah harcamaları sürekli artıyor, nükleer silahların sınırlandırılması antlaşmaları bir bir iptal ediliyor, yeni nükleer silah denemelerinin ardı arkası kesilmiyor. Bu sırada çoğunluğu çocuk olmak üzere milyonlarca insan açlıktan, hastalıktan yaşamını yitiriyor.”
TEPKİLER BASKIYLA ENGELLENİYOR
“Eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair temel kazanımlar her gün biraz daha yok ediliyor. Bölgenin Kürt ve Filistin sorunları konusunda da emperyalistler ve iktidarlar rant ve paylaşım çerçevesinde oyalama, inkar ve çözümsüzlük politikalarında ısrar ediyorlar, çatışmaları derinleştiriyorlar. IŞİD, El Kaide, El-Nusra, Taliban gibi çeteler eliyle vekâlet savaşları yürütülürken, bu örgütlerle işleri bittiğinde ise aynı örgütlere müdahale adı altında bölge işgal ediliyor, askeri üs haline getiriliyor. Halkın seçme seçilme hakkını elinden alıyor, seçim sonuçlarını tanımıyor, halkın seçtiklerini görevden alarak yerlerine partili memur durumuna gelmiş Valileri atıyorlar. Demokratik tepkiler baskıyla engelleniyor.”
YÜZYILIN ANTLAŞMASI
“Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler, bir arada yaşama irademizi de iktidarları için en büyük tehdit olarak görüyorlar. Popülist, faşist iktidarlar birçok bölgede binlerce sivilin yaşamına mal olan askeri operasyonlara ‘Barış Harekâtı’, Filistin halkının özgürlük talebinin bastırılmasını hedefleyen antlaşmaya “Yüzyılın Antlaşması” adını koyarlarken zerre kadar utanma emaresi göstermiyorlar. Çünkü onların gözleri ve vicdanları para ve iktidar gücü dışında bir şey görmüyor! Emperyalistlerin müdahaleleri bölge ile sınırlı kalmıyor, Venezüella başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerine kadar uzanıyor.”