Soğuk bir Ocak ayında, hamamda göbek taşına yatmış dünyevi kirlerinden arınmak için çaba gösteren birinin dışarıda ki ayazı bedeninde hissetmesi nasıl mümkün değil ise, insanların içinde bulundukları ahvalden de birçok canlının haberinin olması mümkün görünmemektedir. Demem odur ki insan her türlü derdi kendi içinde yaşar, kendi mücadelesini kendisi verir.
Bir insanın dünyevi tahsilinin olmaması, her hangi bir makamı işgal etmemesi, gerektiğinden fazla söz söylememesi, içine dönük bir hayat sürmesi o insanın iç dünyasında yangın olmadığı anlamına gelmez. Gör ki iç âleminde nice dertler, içinde kopan nice fırtınalar vardır. Aslında bu iç âlemde ki yangınlar hakkında nice yazılar yazılmış, bu yangın nice kitaplarla, şiirlerle ve köşe yazıları ile anlatılmaya çalışılmıştır. Biz de bir makale ile yangın var deme cüretkarlığını kendinde görenlerden olmak istedik.
Rahmet Allah'ım büsbütün deryada yangın var, Değil derya yalnız büsbütün sahrada yangın var, Bahar gelince ötmeye başladı bülbül, Yalnız bülbül değil gül bahçesinde yangın var
Yıllarca ağladım gözümden döktüm kanlı yaş, değil ağlayan sadece ben Adem ile Havva da yangın var, Kavuşmak umuduyla yaktın kenan ilini, yanan Yakup ile Züleyha değil Yusuf’ta yangın var,
Kâinatın sahibi göster bu yangın ahvalini, insanların umduğu cennette yangın var, erişti sana sultanlar, değil birçok sevdiğin Habibinde yangın var.
Varsam da dostun yanına kabarır hep içim, yanına gelen kardeşlerin içinde yangın var, sözleri tevhit içi yanan kulunun, aşkında fena bulmuş Mustafa’nda yangın var.
Her daim kimin yaşadığı şey ne ise insan dilinden kalbinde olan dökülüyor. Ateşin içinde olan etrafını hep yangın yeri görür, suyun içinde bulunan ise her yanını su olarak görse gerek. Peki, sizin içiniz de bulunan ateş ne ola ki gözünüz onu görüp diliniz onu söylüyor. Sizin ne tür bir yangınınız var diye bir soru sorsam ...
Vesselam.