İdarecilerin ahlak dışın da bir şeye körü körüne bağlı olmaları, onları kör ve sağır etmesi kaçınılmazdır. Sizler yıkmak için değil yapmak, nefret ettirmek için değil sevdirmek, zorlaştırmak için değil kolaylaştırmak için var olduğunuzu unutmamalısınız. Bu değerleri unuttuğunuz taktir de kaçınılmaz son yakın olsa gerektir.
Bir idarecinin bir dosya kayıt işlemine 42 günde ancak sıkıştırma ile karar vermesi liyakat mıdır ehlikeyflik mi sorarım sizlere. Bir yanlış karşısında doğru olanı savunmak sürünmek midir yoksa doğru olana inanan biri için mükâfat mıdır. Bizlerin sizlerin uygulamalarınızda ki yanlış yada eksiklerinizi, sizler ile paylaşmamız sizin bir lütuf olsa germektedir.
Bakın Peygamber Efendimizin yaşantısına aranız da selamı yayın ve kalbiniz bir birinize ısınsın, güler yüzlü olun sadakanız artsın, değer verin ki değerlenin, sevin ki sevilin buyurmuyorlar mı. Bedevinin biri hanginiz Muhammed (s.av) diye rahatlıkla Peygamber Efendimizin yanına gelmiyor mu.
Ya sizlerin uygulamaları, randevu alıp görüşmek için 45 gün beklemek yine de görüşememek, yanından geçtiğiniz insanlara selam vermeden çekip gitmek midir. Secde ettiğiniz Allah'ın emirleri böyle mi dersiniz. Eğer böyle zannediyor iseniz tekrar Kuran'ı Kerim meallerine bakmanızı sizlere şiddet ile öneririm.
Sizler ile aynı çizgiyi paylaşan ve bu çizgiye 30 sene hizmet etmeye çalışan biri olarak dostane tavsiyem; ya kendinizi çek edin yada temsil ettiğiniz insanlara zarar vererek onları küçük düşürüp, yaptıklarınızı Allah'ın emir ve yasakları olarak gören insanlara bidat kapıları açmayın. Ahiret var, ölüm var, hesap var.
Hiç kimsenin yetkisi sınırsız değildir. Örnek mi istiyorsunuz; Allah yüce Kuran'ı Kerim de ''Ey Habibim sen tebliğ ile sorumlusun hidayet vermek rabbine aittir buyurmuyor mu''. O şanlı Peygamber yetim bir çocuğun burnunu elbisesi ile silmesi mi, garipleri gözetmesi mi, doğru olanı emredip hayatında yaşaması mı, yolda yürürken tevazu ile yürüyüp yolda gördüğü arkadaşlarına selam vermesi mi yanlış olan.
''Efendiler efendisi; ziyaretine gelenleri ne zaman geri çevirmiş, insanlar ile arasına insanları ne zaman set etmiştir. İnsanlığı kibirden uzaklaştırmak ve tevazu sahibi olmaları için hem söylevler de hem de yaşantısından örnek alınsın diye söylediklerini yaşamamış mı''. Birilerinin söylediğini direk doğru olarak kabul etmeniz ne kadar uygun sizce. Size gelen haberleri araştırın buyurmuyor mu o kutlu Peygamber.
Sizler zannetmeyin bizler Bakan beye ulaşamayız, ulaşırız efendiler ulaşırız ama bizim inancımız ''bir meseleyi hikaye etmenin şikayet etmek olur'' desturuna teslim olmak olduğuna inan gönüller taşımaktayız.
Nasihatlerin doğru olanlarını almak erdemliktir, yanlış olanları ile mücadele etmek dindir bunu bilir bunu söyleriz. Size derim ki nasihatlerimiz yanlış ise bizlere kulak asmayın yok doğru ise tez elden kendinizi düzeltin ki, misyonunu taşıdığınız o Hadis ilminin önde gelen insanlarından olan Allah dostunu daha fazla incitmeden, doğru yaptınız işe geri dönün.
Alaattin GÜNEŞER