İnflamatuvar Bağırsak Hastalığına dikkat!
“EN ÇOK 20’Lİ VE 30’LU YAŞLARDA GÖRÜLÜYOR”
Hastalığın oluşumunda genetik özelliklerin, stresin ve beslenme düzeninin etkili olduğunu belirten Dr. Bengi Öztürk; "Her iki hastalık da alevlenme ve remisyon denilen hastalığın kontrol altında tutulduğu düzelme dönemleri ile seyreder. Hastalığın oluşumuna ve alevlenmelere neden olarak birçok faktör üzerinde durulmakla birlikte bu hastalıkların oluşum mekanizması günümüzde net olarak halen aydınlatılamamıştır. En çok üzerinde durulan ve suçlanan nedenler arasında ilk sırayı bağışıklık sistemindeki birtakım özellikler ve hasta bireylerin bağışıklık sisteminin uygun olmayan çalışma biçimi almaktadır. Bunun yanı sıra suçlanan nedenler arasında ailesel yatkınlık ve genetik özellikler, çevresel ve coğrafik özellikler ile stres ve beslenme alışkanlıkları da yer almaktadır. İnflamatuvar bağırsak hastalıkları hayatın herhangi bir döneminde belirti verebilir, daha erken ve daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilir ancak daha sıklıkla 20'li ve 30'lu yaşlarda görülmektedir. Hastalık en çok gelişmiş ülkelerde özellikle de Kuzey Avrupa'da görülmektedir. Şehirde görülme olasılığı kırsal bölgelere kıyasla daha fazladır. Türkiye'de yaklaşık olarak 70 bin civarında inflamatuvar bağırsak hastası olduğu bilinmektedir. Hem dünyada hem de ülkemizde hastalığın görülme sıklığı gittikçe artmaktadır" dedi.
“ATEŞ, HALSİZLİK, KİLO KAYBI”
Hastalığın semptomları hakkında bilgiler de veren Dr. Öztürk, "Hastalarda en sık karşılaşılan belirti ve semptomlar; karın ağrısı atakları, ishal, yüksek ateş, kanlı dışkılama, dışkılama ile rahatlayamama hissi, halsizlik ve kilo kaybıdır. Hastalığın seyri tüm hastalarda aynı değildir. Bazı hastalarda ılımlı bir seyir görülür •iken kimi hastada semptomlar çok şiddetli olabilmekte ve birçok kez alevlenmeler nedeniyle hayat kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Tanı koymak için alt ve üst endoskopik işlemler yapılmaktadır, serum ve gayta tahlilleri ile görüntüleme yöntemlerinden yararlanılmaktadır. İnflamatuvar bağırsak hastalıkları; giderek artan sıklığı, genç erişkinler ve verimli dönemlerindeki erişkinlerde görülebilmesinden ötürü meydana gelebilen işgücü kaybı, gençlerde eğitim hayatlarında belirgin olumsuz etkilere yol açabilmesi ve ciddi seyirli olan hastalarda çok belirgin biçimde hayat kalitesini boza bilmesinden ötürü hem dünya hem de ülkemiz için önemi giderek artan bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü hastalık sadece hastalar için değil aynı zamanda hem hasta yakınları hem de doktorlar açısından tedavi ve takip sürecinde zorlayıcı olabilmektedir'' dedi.
“KOLON KANSERİ GELİŞEBİLİR”
Hastalığın kontrol altına alınmadığı sürece kolon kanseri gelişimi riskinin arttığını belirten Dr. Bengi Öztürk; "Hastalığın, aktif dönemde belirgin olarak hayat kalitesini bozabilmesinin yanı sıra, kontrol altına alınamadığında uzun sürelerle takipsiz kalan, uygun ve yeterli tedavi yöntemi uygulanmamış hastalarda; kolon kanseri gelişim riski, anal apseler ve fistüller gibi komplikasyonların oluşması, cerrahi operasyon ihtiyacı gelişmesi gibi istenmeyen birçok yan etki profiline zemin hazırlayabildiği bilinmektedir. Tüm bu nedenlerden ötürü erken dönemde uygun tedavi yöntemine başlamak, her hastaya uygun ve yeterli sürede tedavi yöntemini uygulamak, hastaların da tedaviye uyum göstermeleri hayati önem arz etmektedir. Tedavi ile amaçlanan ise, hastaları bu istenmeyen durumlardan koruyabilmek, hayat kalitesini arttırarak işgücü ve verimlilik kaybının önüne geçebilmektir. Son dönemlerde hastalığın tedavisinde umut veren yenilikçi tedavi modaliteleri gelişmiştir. Giderek artan tedavi seçenekleri sayesinde hastaların daha uzun sürelerle iyilik döneminde tutulabilmesi ve hastalığın kontrol altında tutulabilmesi mümkün olmaktadır. Bu anlamda he doktorların hem de hasta bireylerin erken dönemde farkındalığı oldukça önemlidir. Hataların kontrollerini aksatmadan önerilen sıklıkta kontrollerine gitmeleri, iyilik dönemlerinde ise doktor kontrolü ve önerisi olmadan kendilerinin ilaçlarını kesmemeleri gerekliliği vurgulanmalıdır. Bu anlamda hastaların hastalık hakkında detaylı olarak bilgilendirilmeleri tedaviye uyum ve başarıda oldukça önemli bir yer tutar'' dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.