Kavuşmamız mahşere kaldı!
BU ATEŞ, YÜREĞİMİZİ YAKIYOR
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrinde Amfibi Astsubay olarak görev yapan, Mehmet-Nebahat Gençer çiftinin ilk çocukları olan Serhat Gençer, görevli olarak gittiği Şırnak Maden Karakolu’nda henüz 21 yaşındayken 8 Ocak 1994 tarihinde Miraç Kandili gecesi şehit düştü. Gençer’in ailesi, aradan geçen onca yıla karşın evlat acısını yüreklerinde ilk gün ki gibi hissediyor. Vatan ve millet uğruna evlat kaybetmenin bir gurur ve onur verici durum olduğunu söyleyen baba Gençer, “Fakat bu ateş her geçen gün yüreğimizi yakıyor. Rahmetli annesi, kınalı kuzum diye sevdiği Serhat’ı özleyerek bu dünyadan göçtü gitti” dedi.
ANNESİ ASKER OLMASINI İSTİYORDU
Her geçen gün yavrusu Serhat’a daha büyük özlem duyduğunu söyleyen baba Mehmet Gençer, “Dediğim gibi annesi onu özleyerek bu dünyadan göçtü. Bende yavrumla özlem gidermeyi ahirete bıraktım. İnşallah bizim kavuşmamız mahşere kaldı” şeklinde konuştu. Serhat’ın askeriye ya da polis olarak görev almasını benden çok annesi istiyordu diyen baba Gençer, “İlerleyen zamanlarda annesinin duası kabul oldu ve oğlum askeriyeye girdi. Askeriyenin kapısından ilk bıraktığım gün içim tuhaf oldu. Kafamı geriye çevirdim ve baktığımda oraya dikilmiş, boynunu bükmüş arkamdan bakıyor. Dayanamadım gittim bir kez daha sarıldım. Onu görmeye diğer gün tekrar yanına gittim.”
ÇOK ÖZLERDİM, HER GÜN AĞLARDIM
Gençer, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Askeriyenin kapısından oğlumu çağırttım. Kapıya geldi, paçaları yapılmamış bol paçalı askeri elbise vermişler. Dedim ki oğlum biz dayanamıyor seni buradan almaya geldim dedim. Baba dedi kesinlikle gitmem ben buradan mezun olacağım dedi. Bizleri çok özlediğini kardeşine anlatmış. Her gün ağlardım, yastık ıslanırdı, tekrar çevirirdim, uyuyamazdım. Eğitim sürecinin ilk zamanları çok sıkıntılı geçti ve hatta ilk yıl sınıfta kaldı, 2 sene okuduktan sonra mezun oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Amfibi bölümüne seçildi. Mezuniyetinden 10 gün önce dedesi vefat etti.”
ŞEHİT OLACAĞINI MEKTUBA YAZMIŞ
“Amfibi komando oldukları için 18 Aralık 1993 yılında Şırnak’a görevlendirildiler. Orada görev yaptığı yıl içerisinde şehit düştü. Şehit olduğu gün sabah mevziiye giderken mektup yazmış ve şehit olacağını yazmış. Yazdığı mektubu arkadaşına vermiş. Ben bugün şehit düşeceğim bunu aileme verin demiş. Arkadaşı her mevziiye düşen şehit düşmüyor almam demiş. Astsubay arkadaşı almayınca yandaki askere vermiş al kardeşim bunu postaya ver demiş. Mektubunda şehit olacağını ve İzmir’de sevdiği kız Burcu kavuşmasının mahşere kaldığını yazmış. Daha mektup bizim elimize ulaşmadan mektubu yazdığı o gün şehit düşmüş.”
EVLAT ACISI GERÇEKTEN ÇOK FARKLI
“Serhat şehit düştüğünde Miraç Kandili gecesiydi. Rahmetli dedesini rüyasında görüyor ve şehit düşeceğini yazıyor. Karakola yapılan baskında tam 2 buçuk saat çarpışmışlar. Yaklaşık 650 teröristin karakola, 200 teröristin ise mevziideki bu baskına karıştığı söylenen bilgiler arasında. Toplamda 11 tane mevzi varmış, Tugay Komutanlığı’ndan telsizle yardım istemişler. Ateş altında sürünerek mevzi değiştirmiş ve arkadaşlarına cephane getirmiş. Çatışma esnasında mevziinin içerisine roket düşmüş. Şehit düştüğü gün sabah namazına kalktık, sonrasında saat sabah 08.00 civarıydı. Askeri araç geldiğini gördük ve zil çalınca ben Serhat’ın şehit düştüğünü anladım. Ben o an yere yığılmışım. Allah kimseye o acıyı tattırmasın. Evlat acısı gerçekten çok ama çok zor. Kırıkkale’nin 41’inci şehididir yavrum. O kadar çok şey yaşadık ki yani cenabı Allah kimseye yaşatmasın zorluklar yaşadık. O duyguları anlatabilmek mümkün değil, evladın sevgisi çok farklıdır.”
ÇOK UYUMLU, SEVGİ DOLU ÇOCUKTU
“Çok güzel bir çocukluk geçirdi, problemsiz bir insandı. Herkesle çok uyumluydu, sevgi doluydu ve bizim ilk çocuğumuzdu rahmetli. Benim annem babam benim yanımda vefat ettiler. Beraber yaşadık annem rahmetli torunu Serhat’ı hiçbir zaman kucağından düşürmedi. Serhat öyle bir sevgiyle büyüdü ki annem, babam, rahmetli eşim gerçekten çok sevgi gösteriyordu. Kendisi sevgi dolu bir insandı, kavgayı sevmezdi. Ama vatan ve millet uğruna verilen çok büyük bir kavgada şehit düştü. Vatanını, milletini seven bir insandı. Oğlum göreve gittikten 18 gün sonra şehit düştü.”
ÇOK GENÇ YAŞTA ASKERİYEYE GİRDİ
“21 yaşındayken şehit düştü. Oğlumuzu doya doya yanımızda görme imkanımız olmadı. Çünkü çok genç yaşta askeriyeye girdi. İzne geldiği dönemlerde hasret gidermeye çalışırdık. Sohbet konusunda bizlerden çekinirlerdi. Bizim dönemin insanları öylelerdi ama kardeşleri ile çok candandı, sevecen bir insandı sevgi doluydu Allah’ın takdiri. Oğlum şehit olduktan sonra Kırıkkale’ye dernek kurdum Türkiye’de kurulan üçüncü dernek hiç dernek yoktu 2 tane dernek bir İzmir’de, bir İstanbul’da vardı. Üçüncü derneği biz kurduk 94’ün 6’ncı ayında çok ilginç bir olaydan sonra kurduk o derneği.”
ALLAH KİMSEYE EVLAT ACISI VERMESİN
“Şehit ailelerimizin sesi olmak ve onların yaralarına merhem olmak amacıyla Vatan İçin Can Verenler Derneği’nde mücadelemizi sürdürdük. Birlik ve beraberlik içerisinde kendi kendimize acılarımızı dinledik, teskin etmeye çalıştık. Allah hiçbir ailemize evlat acısı yaşatmasın. Gerçekten yıllardır özlemini çekiyorum. Evladıma ve eşime kavuşacağım günü mahşeri bekliyorum. Elhamdülillah inanmış insanlarız ve çok şükür Müslümanız. Bizler elbet o kavuşma günü gelecek ve ahrette bizlere oğlum şefaatçi olacak” dedi.
Haber: Ahmet Gökdemir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.