Ben övünmeyeyim de kim övünsün?
Ah bu bendeki Kırıkkale sevdası var ya…
Kimilerinin anlam veremediği, kimilerinin “Sen bu şehre fazlasın dediği”, her seferinde “Artık yeter, benden de bu kadar” dediğim, ama onulmaz, ama vazgeçilmez bir sevda bu…
Kimse kusura bakmasın, artık mütevazı olmayı düşünmüyorum!
Çünkü Kırıkkale’ye olan büyük aşkı yüzünden, 5 yıl yaşayıp lisans eğitimini Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünde tamamlamış ve bu süreçte irili ufaklı birkaç radyoda çalışmış, çeşitli dernek ve vakıf faaliyetlerinde bulunmuş, üstlük hatır sayılır birkaç radyo ve televizyondan da teklif almış birisi olarak “İlle de Kırıkkale” deyip, İngilizce Öğretmeni olarak ve Kırıkkale Yerel Gazetelerinde köşe yazarlığı yaparak hayatını Kırıkkale’de sürdüren birisi için bunca mütevazılık yeter diye düşünüyorum!
İstanbul’da onca fırsat varken, ilk görev yeri Konya-Ereğli gibi bir cennet köşesiyken “İlle de Kırıkkale” deyip, İngilizce Öğretmeni olarak mütevazı hayatını Kırıkkale’de sürdüren birisi için bunca mütevazılık yeter diye düşünüyorum!
İstanbul’da, Konya’da ya da İzmir’de her türlü imkân ve fırsat kendisine sunulurken, “İlle de Kırıkkale” deyip Yüksek Lisans ve Doktora Eğitimini Kırıkkale Üniversitesinde tamamlayan birisi için bunca mütevazılık yeter diye düşünüyorum!
Kimse kusura bakmasın kabuğuma sığamıyorum artık!
Ancak ben birileri gibi yeteneklerini başka şehirlerde kullanmayı düşünen birisi de değilim! Adına ne derseniz deyin, benim amaçlarım, hedeflerim, planlarım ve projelerim hep Kırıkkale için…
Şu ana kadar kıymetimi bilen çıkmadı!
Ben istesem de fırsat veren çıkmadı!
Dahası işi bitince de beni hatırlayan çıkmadı!
***
Saf demeyin, temiz kalpli deyin!
Enayi demeyin, herkesi kendisi gibi görüyor deyin!
Yalakalığı beceremem, karakterim buna müsait değil!
Dik başlıyım, dokuz köyden de kovulacağımı bilsem, gider onuncu köyde doğruları yine söylerim!
Haklısınız, daha neyi bekliyorum, yaş oldu 42…
Lakin bugün dünyanın en büyük fast-food zincirlerinden Kentucky Fried Chicken’ın sahibi de 70’inden sonra başarıyı yakaladı. Haklısınız belki, züğürt tesellisi!.. Hatta daha da safça bir şey söyleyeyim mi? Aslında tüm olanların farkındayım… Ne bileyim belki de modern zamanların dervişlerindenim!..
***
Dün gece Balışeyh’teki Ballı Baba Türbesinin yeni halini projelendiren Adnan Bey ile karşılaştık. Halamın oğlu Mimar Alper Özçam’ın da katkı sunduğu proje artık bitme aşamasında… Sayın Valimiz Yunus Sezer sağ olsun, konuyla bizzat ilgilenerek projenin bir an önce hayat geçmesini ve sonuçlandırılmasını da sağladı…
Yaklaşık 6 yıl önce ilk haberi yapmıştım o türbeyle ilgili… Sanduka yerine konulan o tırtıklı boruyu hâlâ unutamıyorum… Gerçi benim o haberimi alıp kendisine prim yapmaya kalkan sözde İslamcı, özde sapık Vehabi-IŞİD militanı kılıklı bir yazar hanımefendi türbeyle de dalga geçti sosyal medya üzerinden ama hepsi de geride kaldı. En kısa zamanda türbe yeni haliyle ziyaretçilerini bekliyor olacak…
***
Şimdi gelelim başlıkta kullandığım “Ben övünmeyeyim de kim övünsün?” ifadesine…
Emin olun yukarıda saydığım vasıflarım için değildi bu başlık!
Birileri fırsat verip de o özelliklerimi Kırıkkale’m için kullanamadıktan sonra n’apıyım onca diplomayı, tecrübeyi?
“Anca’ birileri bu yetenekleri kullanıp işi bitince de bakış ve konuşma şeklini bile değiştirir! Umurumda mı? İnanın ben kimseyi kaybetmem, kaybeden beni kaybeder!!!”
Ama burada “Ben övünmeyeyim de kim övünsün?” ifadesinin de, başlığının da asıl sebebi Ballı Baba Türbesi gibi, Rahmi Pehlivanlı’nın Keskin’de yaşadığı ev gibi, Dinek Dağı Zirve Noktası gibi, turistik bölgeleri gösteren kahverengi tabelalar yapılması gibi “ufak tefek” birçok işin yapılmasına, yazıp çizerek, yetkilileri uyandırarak vesile olmamdan duyduğum mutluluk, onur ve kıvançtır!
Haaa… Rahmi Pehlivanlı’nın Kırıkkale’ye getirilmesiyle ilgili programa ne benim, ne de Kırıkkale Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı Hocamın davet edilmemesini çok da yadırgadığımı söyleyemeyeceğim! Zira bugüne kadar bu konuda en çok çabalayan, koşuşturan, yazan, çizen hocam ve şahsım (hem de Pehlivanlı soyadına sahip olarak) böyle bir programa davet edilseydik birileri gölgede kalabilirlerdi! Onlar da haklı(!)
Ya da ne bileyim İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile ilgili talebim malum…
Olur ya, o tür yerlerde gözükürsek, öz geçmişimizin üzerine bir de bu tür konulara olan hâkimiyetimiz ve ilgilimiz Sayın Valimizin ya da Bakanlık yetkililerinin dikkatini çeker de birileri gölgede kalırsa…
Liyakat siyasetin üstüne çıkarsa sorun(!) olurdu değil mi?
Yok yok, mütevazı olmayacağım artık!
Ben övünmeyim de kim övünsün, öyle ya!!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.