Gökhan Tektaş
CHP’de değişimin sesi
Öncelikle bir Cumhuriyet Halk Parti’ li olarak, partimizde 38. Olağan Kurultay’ da gerçekleşen seçimin; partimize, milletimize ve tüm Türkiye’ mize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Gerçekleşen seçim ile Genel Başkan ve partimizin karar organı olan Parti Meclisi Üyeleri ve MYK değişmiş, bu durum ise; 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında, psikolojik olarak ağır bir yük hisseden, umudunu kaybeden seçmen ve partililerimiz bakımından yeniden umudun ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Genel Başkan sayın Özgür Özel’ in gençliği, dinamizmi, hitabeti ve vizyonu ortadadır.
Eczacılık Fakültesinden mezun olduğu da su götürmez bir gerçek olup, üniversite diploması tartışmaya açık değildir. Aynı zamanda dizayn edilen Parti Meclisi de son derece vizyon sahibi, genç ve dinamik bir kadrodan teşekkül etmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi demokrasiye olan inancını bu büyük kurultay ile ortaya koymuş ve sandığın, yasalara ve parti tüzüğüne uymanın önemini bir kez daha göstermiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ nun siyasetimize kazandırdığı “liyakat” jargonu, yalnızca bir söylem olarak kalmamalı, Parti Meclisinde liyakatin tezahür ettirildiği gibi partimizin tüm kademelerinde teşekkül ettirilmelidir.
Millet olarak müreffeh olmak, mutlu ve güvenli bir yaşam sürmek istiyorsak; liyakat prensibini tabana yaymalı, belediyelerin, ticaretin ve devletin tüm kademelerinin bu prensip çerçevesinde şekillendirilmesini sağlamamız gerekmektedir.
Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisinin 38. Olağan Kurultay ile ilk adımı attığını, devamının geleceğini ve hak edenin hakkını aldığı bir Türkiye için; tüm kademeleri ile, tüm üyeleri ile harekete geçerek, liyakat prensibinin çalıştırılması bakımından belediye seçimlerinde başarılı olmak için çalışacağından eminim. Şimdiden Hayırlı Olsun..
Kırıkkale’ li bir Hukukçu olarak değinmek istediğim bir diğer husus ise; Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ nin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karara karşı verdiği kararın Anayasa’ ya, hukuka, ve yasal mevzuata aykırılığı olup, buradaki meseleyi esas bakımından değerlendirmeye girmeksizin yalnızca usül bakımından değerlendireceğim.
Anayasa Mahkemesi yargı organları içerisinde en yüksek yargı organı olup, Yargıtay’ dan hiyerarşik olarak bir değerlendirme yapılması halinde üzerinde konumlandırılmıştır. İç hukukta son kanun yolu başvuru merciidir. Nasıl ki; yerel mahkemeler, Bölge Adliye Mahkemeleri’ nin ve Yargıtay’ ın kararlarını uygulamalı ise Anayasa Mahkemesi’ nin kararları da uygulanmalıdır. Bu konu tartışmaya açık bir konu olmayıp, kuruluş amacı ve gerekçesi de bu doğrultudadır. Şayet bir Mahkeme, kararları uygulanmayacaksa neden kurulmuştur?
Bu durum hukuka ve Anayasa’ ya aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca Yargıtay 3.Ceza dairesi tarafından bulunulan suç duyurusunun da hukuki dayanağı yoktur. Suç duyurusunun usülen mümkün olduğunun düşünülmesi, yerel mahkemelerin bir üst mahkemesi olan Bölge Adliye Mahkemeleri, bunların ise üst mahkemesi olan Yargıtay için suç duyurusunda bulunma imkanı ortaya çıkacak, bu durum ise hukuki kaos oluşmasına ve yargı sisteminin kilitlenmesine sebebiyet verecektir.
Sözün özü neresinden bakarsanız bakın, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin verdiği karar ve yapmış bulunduğu suç duyurusu hukuka uygun değildir, siyaseten verilmiş bir karar olmakla beraber anayasa değişikliği tartışmalarına neden olmuştur. Anayasa’ nın değil, bu garabet kararı veren hakimlerin değiştirilmesi gerekmektedir.
Sözlerime son verirken, Cumhuriyet Halk Partimizdeki değişimin vatana, millete, partimize ve Kırıkkale’ mize hayırlı olmasını diliyor, müreffeh ve mutlu bir Kırıkkale için; tüm üyelerimizi ve vatandaşlarımızı, Yerel Seçimler’ de başarılı olmak için çalışmaya davet ediyorum… Tüm hemşehrilerimi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.