Herkesin malumu olduğu üzere 14 Mayıs sabahı herkes Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi kapsamında sandık başına gidecek. İki tane mühür vuracak olan seçmen, sempati duyduğu ya da desteklediği kişi ve partiye oyunu verecek. Seçimlerin şimdiden vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.  İnşallah hem ülkemiz hem de şehrimiz için en hayırlısı ve en başarılı yatırım dönemi neyse o olsun.  
  Ben, uzun yıllardır Kırıkkale’de siyasilerin söylemlerini yazmak için nice klavye eskitmiş, nice tükenmez denilen kalemleri tüketmiş, nice fotoğraf makinelerinin şatır ömrünü tüketmişimdir bilemiyorum. Ama bu süreçte bildiğim ve unutamadığım, unutmakta istemeyip gerçekleşmesini bir ümitle beklediğim tek şey var.

Bu süreçte hem yerel hem de genel siyasetçilerin bozkır, emek ve alın teri kokan bu coğrafyaya verilen sözleri, vaatleri. Geçmiş dönem siyasetçilerinin bazıları günümüzde yeniden aday adaylık müracaatında bulundu. Lafım görevini layıkıyla yerine getirenlere değil, TBMM’den Kırıkkale’yi unutanlara!  Bu şehrin insanlarından oy alarak, günümüzde halen adaylık için yarışına giden bazı siyasetçilere seslenmek istiyorum. Gerçekten vicdanınız rahat mı? Gerçekten verdiğiniz sözleri tutunuz mu? Gerçekten de halkın yanında oldunuz mu? Ben geçmiş bir yazımda siyasetçilere ‘Garibin, köylünün, vatandaşın yanına oturun. Kuru ekmek, kuru soğan yiyin. Ağzınız soğan koksun, korkmayın!’ diye söylemiştim. Şimdi hala kuru soğan yemeyip, ağzım soğan kokacak diye korkan siyasetçiler var. Yapmayın bunu, samimi olun, gerekirse o köyde nasır tutmuş anaların tezek kokan ellerinden samimice öpün, boynuna sarılın. Tandır ateşinde gözleriniz yaşarsın, yaşarsın ki verdiğiniz sözleri tutan olun, utanan olmayın! Seçim döneminde bangır bangır bağıran geçmiş dönemin siyasetçileri Kırıkkale bugün gelişmediyse sizlerin yüzündendir bilesiniz.. 

Hani Kırıkkale sulu tarım alanında cazibe merkezi olacaktı? Hani sizin 1000 günde 1000 gölet projeniz? Bazı vekillerimiz tabi o dönem, dördüz çocuklarıyla gündeme geliyordu. Hani tren tekerlek fabrikası? Hani binlerce insanın istihdam edileceği fabrikalar? Hani şehrin içinden geçecek olan o ‘Kaleray’. Hani nerede Kaletepe’nin ağaçlandırılması? Hani nerede her köye bir köy konağı projesi? Hani tank palet fabrikası? Hani Kırıkkale’ye havaalanı, deniz geliyordu? Evet, evet yanlış yazmadım. Havaalanı da getiren, deniz getiren, hatta nüfusun artması halinde Kırıkkale’yi ‘Büyükşehir Belediyesi’ dahi yapanlar oldu. Ama nerede kaldı sözde tabii ki. Daha unutmadığım ama yazmakla sayfalara sığdıramayacağım o kadar çok şey var ki.. İnşallah Kırıkkale hak ettiği ve Türkiye’nin incisi konumuna her alanda alacağı yatırımlarla gelir. Siyasetçiler, bu şehir size 1 gün oyda değil, her zaman lazım….