Alaaddin Güneşer
Nasılmış, anladınız mı?
Bir korona haberleri almış başını gidiyor. Yıllardır büyüklerimizin nasihatlarını dikkate bile almayan, alay konusu eden, nasihatlarının tersi davranışlar sergileyen ey insan oğlu inşallah şu korona virüsü aklınızı başınıza getirir temennisinde bulunuyorum.
1441 yıl önce bir insan çıkıp hepimize; yemekten önce ellerinizi yemekten sonra ellerinizi ve ağızlarınızı yıkayın, gün içerisinde ve yatmadan önce diş temizliklerinize dikkat edin demedi mi. Günümüz büyükleri hala aynı kuralları anlatmaya çalışırken onları gericilikle suçlayanlara sözlerim.
Dünya’daki bütün insanlığa sesleniyorum; Doğu Türkistan'da, Afganistan'da, Pakistan'da, Suriye'de, Irak'ta Yemen'de tüm Müslümanlar tecrit altındayken, kulaklarımız bu tecridi duyup gözlerimiz sergilenen zulmü seyrederken kalplerimiz hiç sızlamadı mı. Siz bu Müslümanları sahipsiz mi sandınız. Sahipsizlerin sahibinin ne yaptığını görüp müşahede edin artık bakın tüm insanlık tecrit altında değil mi şimdi.
Onlar kimseyle görüşmemekken sizlerde şimdi kimseyle görüşemiyorsunuz, onlar evlerinden çıkamazken sizler evlerinizden çıkamıyorsunuz, yardım dağıtımlarında onları kınarken bu gün marketlerde sizlerde aynı davranışları sergiliyorsunuz değil mi? Ne demiş atalar ‘’Gülme komşuna geliverir başına’’…
En çok zoruma giden de Sağlık Bakanımızın ve Diyanet işleri Başkanımızın temiz olması gereken ve imanın bir gereğini çıkıp ta insanlardan yalvarırcasına talep etmesidir. Temizliğin inancımızda ki yeri tartışma konusu bile olmazken, temizliğin gereklerinin yerine getirilmemesinin nasıl bir sonuç ortaya çıkardığı hepimize malum oldu şimdi.
Peygamber yaşantısını eleştirenler, Allah'ın temizlik vs. emirlerini hafife alanlara sözlerim, bakın Allah şimdi sizleri evine(Camilere) bile kabul etmiyor hiç düşünmüyor musunuz. Rahatken bir araya gelmeyenleri musibet anında da bir araya getirmiyor anlamıyor musunuz.
Demem odur ki, ne kadar Allah'ın kulundan talep ettiklerini yerine getirirsek bedenimiz ve iç alemimiz o kadar sağlıklı olur. Kurallarına uymaz isek sonuçlar ortada. Böyle yaşamaya devam etmemiz halinde daha büyük felaketler kapımızın ağzında bizi beklemekte ve her an kapımızı çalabilir diyorum.
Dr. Abdullah diye bir arkadaşım beni telefonla aradı ve içinde ki hüznü benim ile paylaşırken, içinin ne kadar acıdığını hissetim ama ne kadar bir Müslümanın içi acısa da hep beraber içimiz acımadığı müddetçe böyle musibetler bizim kapımızdan gitmeyecektir.
''Bir musibet kırk nasihatten iyidir buyurmuş atalar 'umarım bu musibet aklımızı başımıza getirirde millet ve İslam alemi olarak Kalbimizi, aklımızı, dilimizi ve bedenimizi birleştirip samimiyet dediğimiz kavramı yakalar ve son nefesimize kadar sağlıklı kalırız temennisi ile sizleri Allah'a emanet ederim...
Ya ŞAFİİİ...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.